Karadayı’ya Mektup
Bursa‘nın Orhaneli kazasının
Çöreler köyünden Karadayı
Acep böyle yazsam zarfın üstüne
Postalar iletir mi ona
Benim altı yıldır cepte taşınmış
Kenarları püskül püskül aşınmış merhabayı
Kusura bakma Karadayı
Nasılsa bir yerde unutmuşum
Senin çoban armağanı nikel tabakayı
Ama o ince belli, kınalı çilli su kabakları
Hâlâ masamın üstünde durur
Sallandıkça çın çın öter çekirdekleri
Bunlardan bir tanesini
Köy mektebinde öğretmen kardeşime verdim
Bütün yaz su kabaklarıyla donandı bahçesi
Bir çekirdek verdik bir bahçe dolu
Can sağlığı bundan ötesi
Ama diyeceğim o değil Karadayı
Sene bin dokuz yüz kırk altıydı
Aylardan Ağustos ayı
Senin bende asıl şu sözün kaldı:
Bana öyle bir öğretmen gönder ki
Hem ölü yıkasın
Hem teravi kıldırsın
Hem eski yazıyı söktürsün
Hem yenisini belletsin
Bizim köy otuz beş hane
Birden fazla hocayı neylesin netsin?
Bedri Rahmi Eyüboğlu
*******************************************************************
Gölge kuyusu
Gölgeler çıkar kuyudan
karışırlar üçe beşe
adımları dolaşır
takipte izde
ev dediğin kapan
yuvadır korkulara
saklanır
sokaktan sıkılan, bıkan
nice sonra
sokaklara vuran
yıllarla kayıplar
gölgedeki kuyudan çıkar
evdekilerden saklanan
Murathan Mungan
*******************************************************************
Soğanın Cücüğü
Mudurnu’nun
Alagöz nahiyesinden
Durmuş’a
Büyük ikramiye vurmuş
Paranı nideceksin demişler
Bundan böyle demiş
Her Allah’ın günü
Soğanın cücüğünü yicem
cücüğünü
Bedri Rahmi Eyüboğlu
*******************************************************************
BAŞLANGIÇ
Doğanın bana verdiği bu ödülden
Çıldırıp yitmemek için
İki insan gibi kaldım
Birbiriyle konuşan iki insan.
Edip Cansever